Korku & Kültür-Sanat,  Korku Dizileri

Usher Evi’nin Çöküşü – Kritik

Mike Flanagan oldukça sevilen ve Netflix’e yaptığı dizilerle adından çok söz ettiren bir yönetmen. Tüm dizi ve filmlerini buraya tek tek yazmaya kalksam çok uzun sürer. Tanıyanlar zaten bilir ama “Aaa. Bu da mı onunmuş?” tepkisi verecekler için buraya bir link bırakayım:

https://www.imdb.com/name/nm1093039/

Benim Flanagan ile aramda her zaman bir mesafe oldu. Her film yahut dizisini umarım bu sefer aramızdaki buzları eritiriz diyerek izlemeye başladım. Ancak maalesef izledikten sonra “çok güzel ama sanki bir şey eksik.” dedim. Daha doğrusu düne kadar böyle söyledim. Bu aynı durumu Ti West ile de yaşamış ve Mia Goth’un aracılığıyla buzları eritmiştim.

Poe Külliyatı Karşımızda

Flanagan ile buzları eritmeme sebep olan aracı da Edgar Allan Poe oldu. Açıkçası Usher Evi’nin Çöküşü öyküsünü bir dizi olarak uyarlayacağını ilk duyduğumda dudak büktüm. Çünkü bu çok sevdiğim öykünün bir dizi olması için çok fazla sündürülmesi gerekiyordu. Mike Flanagan bu sündürme işlemini tramvalar, tutulamamış matemler ve ruhsal çekişmeler şovuna çevirir ve bizi korkutmak yerine dramaya boğar diye düşündüm. Zaten öykünün kendisi de bunun için çok uygundu. Bu sebepten beklentimi aşırı düşük tutarak izlemeye başladım ve kendimi tüm bu ön yargımı buruşturup çöpe atan harika bir dizi izlerken buldum.

Edgar Allan Poe’yu benim gibi korkuya gönül verip de sevmeyen yoktur. Sevmenin de ötesinde bizler için bir öncü, bir önderdir. Hemen hemen her öyküsünü ve şiirini defalarca kez okumuş biri olarak bu diziyi çok beğendim. Bu kadar beğenmiş olmamdaki başlıca sebep dizinin isminin aksine tek bir Poe öyküsünden değil neredeyse tüm Poe külliyatından beslenmesi. Dizinin her bölümü Poe’nun farklı bir öyküsünün modern yorumu. Zaten kısa olan ve kolaylıkla bulabileceğiniz bu şiir ve öyküleri vakit ayırıp okumanızı öneriyorum. Hatta bir çoğu sesli kitap olarak da var. Okumayanlar için de oldukça güzel bir dizi ancak bir de külliyata hakimseniz alacağınız keyif katlanacaktır. Bölümlere sırasıyla adını veren öyküler şunlar:

  • Kızıl Ölümün Maskesi
  • Morgue Sokağı Cinayetleri
  • Kara Kedi
  • Gammaz Yürek
  • Altın Böcek
  • Kuyu ve Sarkaç

Ancak göndermeler bu öykülerle sınırlı kalmıyor. Şiirlerde adı geçen Anabel Lee ve Lenore gibi karakterler de kanlı canlı karşımıza çıkıyor. Nantucketlı Artur Gordon Pym ise bir avukat olarak karşımızda ancak maceralar yaşayan tarafı da unutulmuş değil. Usher’lar bu kez aristokrat değil tam tersi aristokrasinin yıkılmasından sonra ortaya çıkan Amerikan rüyası zenginlerinden. Bu değişiklik de güzel bir şekilde kotarılmış. Özellikle Roderick Usher’ın limon üzerine attığı tirad bunu izleyene çok güzel geçiriyor. Neredeyse unutuyordum diyerek dedektif Aguste Dupin’in de dizideki önemli karakterlerden biri olduğunu belirteyim. 

Tüm bu yazdıklarımın dışında dizinin yapım kalitesine diyecek bir şeyim yok. Oyunculuklar da çok iyi. Zaten Mike Flanagan dizilerindeki kadro yine tekmili birden bu dizide. Tüm bölümlere güzel finaller kurgulanmış ve öyküleri bilmeme rağmen şaşırtıcı olmayı başardı. “Peki kardeş bu diziyi övdün de hiç mi olmamış kısmı yok?” derseniz. Mike Flanagan yine huyundan vazgeçmemiş ve gereksiz uzatılmış diyaloglarla seyirciyi boğmayı başarmış derim. Bu kadar da olsun diyerek sineye çekiyorum. Son olarak dizinin genel izleyici notunun hayli yüksek olması da beni sevindirdi. Uzun lafın kısası iyi bir dizi. Tam bir korku diyemesek de Poe’ya bir saygı duruşu olan bu diziyi mutlaka izlemenizi öneriyorum. 

Son olarak şu şakayı yapmazsam içimde kalır: Ben bu diziyi Usher’ı beğendim!

1987 yılında Eskişehir'de doğdum. Yerel gazetelerde sinema yazıları yazdım. Arkadaşlarımla Getik Fanzini çıkarttım. Sonrasında basılı neşriyat serüvenime son verip podcast mecrasına geçiş yaptım. 2019 yılından bu yana Kat3Daire5 podcastte ve Kat3Daire5 YouTube kanalında içerik üretiyorum.

Bir Cevap Yazın

Korku101 sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin