Korku & Kültür-Sanat,  Korku Sineması

Dünyanın En İyi Korku Filmi

Tahminen on beş sene önce bir arkadaş ortamında, benim yerel bir gazetede sinema köşesi yazdığımdan konu açıldı. Öyle olunca uzun bir sinema sohbeti başladı. Ben de asıl ilgi alanımın korku filmleri olduğunu söyledim. O ana kadar sessiz kalmayı tercih eden arkadaşlardan biri bana şöyle bir istekle geldi:
“Abi, bana bir korku filmi öner ama çok korkunç olsun, altıma edeyim!”

Ben de düşündüm. Rüştümü ispat etmek için hemen bir cevap vermek istedim. Bir şey söylemeliydim ve bir daha denk geldiğimizde bana “Altımıza ettik!” demeliydi. “Halka” dedim. Tam gerinerek arkama dayanacaktım ki, “İzledim, pek de korkmadım” dedi. Yani seçimimi beğenmemişti.

Bunun üzerine en beğendiği korku filmini sordum. “Soldaki Son Ev” dedi. Ben de onun seçimini beğenmedim. Korku filmi değildi zaten. Sonra Rosemary’nin Bebeği filmini önerdim. Böylece beğenmediğini söylese bile, “Sinema tarihine geçmiş bir filmi nasıl beğenmezsin?” şeklinde savunma yapabilirdim. Çünkü yenilmemeliydim. Maalesef 20’lerin başı biraz böyledir. Ama iyi haber: sonradan geçiyor. En azından çoğu insanda.

Bu başlığı kaleme almak için oturunca, yukarıda bahsettiğim anı geldi aklıma ve o zaman bu meseleyi hiç düşünmediğimi fark ettim. Sahiden dünyanın en korkunç filmi neydi? O arkadaş istismar sinemasından çok korkmuştu, çünkü belli ki konuyu içselleştirmişti. Belki böyle olumsuz bir anısı yahut bilinçaltına işleyen bir hikayesi vardı.

Eşim Setenay’ın korku filmi izleyemiyor oluşunu düşündüm. 13. Cuma ve Scream serisinin tamamını izlemişti; ancak Conjuring’in konusunu sadece beş saniye dahi dinleyemiyordu. Bir başka arkadaşımız da Setenay’ın bu izleme listesinden yola çıkarak Scream filmine gitmiş ve korkudan yarısında çıkmıştı. Bu sitenin takipçisi birçok kişiye çok garip geldiğini biliyorum ama gerçekten yaşanmış bu. Gelgelelim, aynı arkadaş Lights Out’u izlemiş ve hiç korkmamıştı.

“Bu nasıl olabilir?” dedim. Bana, “Scream çok gerçekçi. Bir katil penceremden girip beni kesebilir. Ama diğeri saçma; yok ışık kapanınca gelecekmiş de bilmem ne…” şeklinde bir cevap verdi.

Aklıma Dark Skies filminin ABD’lileri sinemadan ağlayarak çıkarttığı, ancak benim için “İyi filmdi” yorumundan öteye gitmediği geldi. Sonra da Dabbe 4, Musallat ve ilk Siccin filmlerinden az da olsa tırstığımı ve bir iki gün gece yatarken odanın karanlık kısımlarına bakamamış olduğumu hatırladım. Yani korku herkeste var olsa da, son derece göreceli bir duyguydu.

Ama işte mesele tam da burada düğümleniyor: korku herkeste var ama herkeste başka türlü var.

Google’a girip “Dünyanın En Korkunç Filmi” diye yazıyorsun, sana milyon tane liste çıkıyor. İlk sıralarda hep aynı klasikler: Exorcist, Shining, The Ring, Blair Witch Project

Mesela çeşitli yazılarımda ve mecralarda bahsettiğim Blair Witch’i ele alalım. Ben ortaokuldaydım. Sinemaya yaşım tutmamasına rağmen girmiştim. Filme dair hiç bir bilgim yoktu. Bu sebepten gerçek zannettim ve korkutan altıma ettim (mecazen). E o zaman o çocuğa neden bu filmi önermedim? Çünkü kurgu olduğunu bilerek izleyecek ve “Bu ne sıkıcı bir şey böyle” diyecekti. Demek ki içten içe bu duruma uyanmışım. Velhasıl kelam buradan bakınca cin filmlerinin neden bir furyaya dönüştüğünü anlamak zor değil. Çünkü cin dahi demekten korkup üç harfli diyen insanlara izlettiğiniz şey sinema anlamında kalitesiz olsa bile korkutmayı başarır. Gelgelelim türü nasıl istismar ettilerse, insanların bunlara inanma ve korkma eşiği yükseldi.

Bir de dokundurma yapmadan geçemeyeceğim: Yükseltilmiş Korku (Elevated Horror) meselesi var. Bu tür de beni ziyadesiyle korkutuyor. Ya tüm korku filmleri böyle olursa diye düşünüp yerimden sıçrıyorum.

İşte bu noktada kafamda bir soru daha patladı. En korkunç film aynı zamanda en iyi korku filmi anlamına geliyor mu? Aslında teknik olarak düşününce, kusursuz çekilmiş bir korku filminin herkesi korkutması gerekir ve bu noktada bu sorunun cevabı “Evet” olmalı. Ancak öyle değil. Çünkü içerisindeki motifler izleyen insan için bir şey ifade etmiyorsa, kusursuz teknik bir yere kadar başarılı olabilir. Yazıyı yazarken korku filmlerinin paradoksunu keşfetmiş olma ihtimalimi değerlendireceğim.

Eğer bu yazıyı buraya kadar okuduysanız ve hâlâ inatla öneri bekliyorsanız, kişisel 5 filmimi yazayım da gönüller bir olsun. İş bu listede The Vvitch, The Changeling gibi şaheserler olmayacak; sadece beni ne kadar korkuttuklarını baz alacağım.


Benim Top 5 Korktuğum Filmler

The Ring – Halka (2002)

Televizyondan çıkan bir kız oldukça korkunçtu ve detaylıca işlenen bir hikaye olması da korkutuculuğa olumlu anlamda katkı yaptı. Sanki bana bulaşmış gibi, bitsin artık şu lanet diyerek sonunu getirmeye çalıştığım bir filmdi.

Conjuring – Korku Seansı (2013)

Jump-scare severim, bundan da utanmam. Yaşandığı iddia edilen olayları araştırmayı ne kadar sevdiğim de malum. Yok malum değilse, Kat 3 Daire 5 podcast’e bir göz atmanızı öneririm. Hal böyle olunca James Wan bey beni sardı, sarmaladı ve korkuttu.

Dabbe 4: Cin Çarpması (2013)

Cinli filmlere ön yargı oluşmasında, her ne kadar yönetmenin kendi emeği çok olsa da, seriden geri kalanından sıyrılmış iyi bir film. Henüz izlemediyseniz, önyargınızı kırıp izleyin.

Noroi: The Curse – Noroi Laneti (2005)

Buluntu film (found footage) türündeki bu şaheser öyle bir film ki, ara ara kendinize sadece bir kurgu izlediğinizi hatırlatmanız gerekebilir. Korkutma dışında, emeği geçen herkese bir saygı duymanızı da sağlayacaktır.

The Entity – Karabasan (1982)

Gerçek bir hikâyeden uyarlanan bu film, beni bir hayli tedirgin etmişti. Kadının sürekli saldırıya uğraması, çaresizliği ve olayların yaşanmış olması tüyler ürpertici. Döneminde insanları korkudan beyazperdeye küstürdüğünden bahsedilen bir film.


Yazının sonuna geldik. Benim listem böyle. Siz de kendi korktuğunuz filmler listenizi yapıp, aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Güzel günler ve iyi seyirler diliyorum!

1987 yılında Eskişehir'de doğdum. Yerel gazetelerde sinema yazıları yazdım. Arkadaşlarımla Getik Fanzini çıkarttım. Sonrasında basılı neşriyat serüvenime son verip podcast mecrasına geçiş yaptım. 2019 yılından bu yana Kat3Daire5 podcastte ve Kat3Daire5 YouTube kanalında içerik üretiyorum.

One Comment

  • Çöl Rüzgarı

    Daha okumayı yeni öğrenmiş bir çocuk olduğum yaşlarda ailemle “Halka” İzlemiştim. Şu anda fragmanı bile beni çok korkutur.

Bir Cevap Yazın

Korku101 sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin