Korku & Kültür-Sanat,  Korku Sineması

Korku Filmlerinden Aklımıza Kazınmış 10 Yemek Sahnesi

Korku filmlerinde karşımıza çok sık çıkan öğeler deyince sanırım birçok kişinin aklına ilk gelen şey ayna olur. Aynaların yanı sıra oyuncak bebekler ve biblolar, örümcek veya karga gibi hayvanlar da akla gelir. Fakat birçok korku filminde sık sık karşımıza çıkmasına rağmen az önce bahsettiğim öğeler kadar dikkat çekmediğini düşündüğüm bir öğe daha var. Yemek. Bazen garip ve mide bulandırıcı şekilde yemek yiyen karakterler ile karşımıza çıkan bu öğe, bazen de gayet iştah açıcı, bol katılımlı fakat bir şekilde ortamdaki tekinsizliği hissettiren bir yapıda kendisini gösteriyor. Hem yemeği hem de bildiğiniz üzere korku filmlerini seven biri olarak, böyle bir yazıyı yazmamın boynumun borcu olduğunu hissettim. Başlamadan belirteyim, bu bir “en iyi” listesi değil. Bu yüzden sıralama tamamen sahnelerin aklıma gelme sırası baz alınarak yapıldı. Benim zihnimde yer etmiş olanları yazdım. Sonra vay efendim şu film nasıl olmaz bu listede demeyin.

Girizgah yeterliyse artık listeye geçelim.

The Menu – Cheeseburger

Başlangıcı güncel ve korkudan ziyade “gerilim” denecek bir filmle yapmayı istedim. Gerilim ve  korku arasındaki ilişkiyi göz önüne alarak bu sahnenin listede kesinlike olması gerektiğine karar verdim. Sahne, sadece yemeğin hazırlanış ve yenme aşamaları düşünüldüğünde aslında yukarıda bahsettiğim iştah açıcı sahneler sınıfına giriyor. Restoranda artık doruğa ulaşmış ürperti ortamında Ralph Fiennes tarafından muhteşem şekilde canlandırılan takıntılı şef Slowik’in gecenin bütün planına aykırı olacak ve yemek yapmak konusundaki obsesyonunu yansıtacak biçimde cheeseburger yapmaya koyulması ve Anya Taylor Joy’un canlandırdığı Margot’un büyük bir keyifle ilk ısırığı almasını sanırım filmi izledikten sonra ayrıca 4-5 kere daha izledim. Korku filminden sonra bir insanın canı nasıl cheeseburger çekebilir sorusuna cevap arıyorsanız izlemenizi tavsiye ederim.

Eraserhead – Tavuk

Tarihteki ilk body horror örneklerinden biri olarak kabul edilebilecek, David Lynch yapımı kült filmin en akılda kalan sahnelerinden birinin bu listede yer alması şarttı. Filmin sürreal havasını çok iyi yansıtan sahne aynı zamanda insanı rüya ve gerçek arasındaki ilişkiyi de düşünmeye zorluyor. Tavuğun boyutu, neredeyse hepimizin rüyalarında karşısına çıkan, varlıkların gerçek boyutlarının uzağında görünmesi durumunu bana hatırlattı. Tavuk kesildiğinde olukla kan akması, tavuğun bacaklarının garip hareketleri, annenin garip sesler çıkarmaya başlaması sahneyi daha da tekinsiz hale getiriyor. 

IT Chapter Two – Şans Kurabiyesi

Bu sahne, peşinizdeki lanetin/varlığın hiçbir şekilde peşinizi bırakmamış olmamasının gerginliğini en iyi yansıtan sahnelerden biri. Yıllar sonra bir araya gelen arkadaş grubu, yemeklerini yiyip sohbet ederken sıra şans kurabiyelerini yemeye gelir. Kurabiyeler açıldığında ise içlerinden şanslı numaralar ya da bilgece sözler yerine böcekler, göz, garip yaratıklar çıkar. Yemeğin jump scare öğesi olarak kullanıldığı sahnelerden biri. 

The Killing of a Sacred Deer- Spagetti

Spagetti yemenin başlı başına hayli zor ve sosun ağza yüze bulaşma potansiyelinden dolayı da zaman zaman tiksindirici bir görüntü oluşturma potansiyelinin yüksek olduğunu kabul ederek başlamak gerektiğini düşünüyorum.Barry Keoghan tarafından canlandırılan Martin’in yeme stili ise tiksinme ve ürpertiyi daha da üst noktalara taşıyor. Mümkün olduğunca spoiler vermeden anlatmam gerekirse, Martin bu sahnede kendisine ailesini bağışlaması için yalvaran bir annenin (Nicole Kidman) önünde, söyledikleri sözlerle hiç uyuşmayacak rahatlıkta spagetti yiyor.  Ağız şapırtısından rahatsız olanların uzak durması gereken bir sahne. 

Pearl – Dönüş Yemeği

Son yılların en büyük scream queen’i Mia Goth’un yıldızlaştığı bu filmde aslında bir yemek masasında geçen birden fazla sahne var. Fakat ben filmin son sahnesini seçtim. Yine spoiler vermemek için detaya giremeyeceğim fakat Pearl’ün yıllardır cephede olan eşini “döndüğüne çok sevindim” diyerek karşılaması ve eşinin o çürümüş, korkunç yemek masasıyla karşılaştığı sahne benim için korku filmlerindeki unutulmaz yemek masaları arasında kendisine rahat şekilde yer buluyor. Filmi izleyin, bu sahneyi birden fazla kez izleyin.

Hannibal – Paul’ün Son Akşam Yemeği

Bu sahneyi spoiler vermeden anlatması zor. Fakat bence gerek de yok. Film çok ünlü olduğu ve aynı zamanda 10 yıldan eski olduğu için benim spoiler vermeme yasalarımdan geçemedi. Sahne hakkında çok fazla şey söylemeye gerek yok. Kadersiz Paul (Ray Liotta) son yemek olarak kendi beynini yemeye mecbur bırakılıyor. Film bence kesinlikle Kuzuların Sessizliği’nin mirasını iyi şekilde devralmamış.. Fakat bu sahneyi böyle bir listeye almamak olmazdı.

We Are What We Are – Aile Yemeği

Bu filmi izlememin üzerinden oldukça zaman geçtiğinden tüm detayları hatırlamıyorum. Fakat filmin sonunda karşımıza çıkan yemek sahnesi hala aklımda.  Ailenin babası rolündeki Bill Sage, içinde yaşadıkları garip ritüelden artık yılmış ve korkmaktan çok hayattan bezmiş durumdaki çocuklarına pek de hoş olmayan yemeği doldurmaya başlıyor. Kendi kızı tarafından onları alıştırdığı pratik ile de korkunç babanın hikayesi tamamlanıyor. Elevated olsun ama aynı zamanda korku filmi de olsun, iyi film yapacağız diye korkutmayı unutmasınlar derseniz izlemenizi tavsiye edebileceğim bir film.

We are what we are afiş

Hereditary – Small Talk ve Akşam Yemeği

Annie (Toni Colette) ve oğlu Peter (Alex Wolff) arasında geçen bu sahne, Midsommar’ın aksine Ari Aster’in nispeten sevdiğim filmi Hereditary’deki en sevdiğim sahne. Herkesin içindekileri tuttuğu, bir türlü birbirine söylemek istediklerini söylemeyip ertelediği patlama ailecek yenen bir yemekte nihayet gerçekleşiyor. Toni Colette’in oyunculuğu bu sahnede gerçekten arşa çıkıyor. Yedikleri yemeğin ne olduğunu tam olarak anlayamasam da lezzetli görünen bir et yemeği olduğunu söyleyebilirim. Yemeğin mundar olmasına mı üzüleyim yoksa böyle acılı bir anda fine dining restoran yemeklerini andıracak bir yemek yapan babanın ruh haline mi şaşırayım karar veremedim. 

Shining – Jack Daniels

Bu sahneyi listeye alıp almamakta aslında kararsız kaldım. Zira sahnede yemek adına bir şey yok, sadece içki içiliyor. Bir süre düşündükten sonra “sonuçta bir şekilde gastronomi işin içinde” deyip listeye almanın uygun olduğuna karar verdim. İkonik filmin ikonik sahnelerinden biri. Jack Nicholson’ın canlandırdığı Jack Torrance kaldıkları otelin barına gider ve son derece işinin ehli görünen barmen ona buzlu bir Jack Daniels viski ısmarlar. Bu sahneyi özel yapansa, Jack Nicholson’ın muhteşem oyunculuğu ve barmenle diyaloğunda filmin rahatsız ediciliğini tamamen hissetmemiz. 

Onur Konuğu – Resident Evil 7 (Şifa mı Pişiriyorsun Ustam)

Listeyi bitirmeden önce korku ve yemek deyince ilk akla gelen sahnelerden birini atlamayı istemedim. Sahne bir filmden olmadığı için de onur konuğu olarak listeye aldım. En iyi korku oyunlarından birine dair çok spoiler vermek istemediğim için sahneyi şöyle anlatayım. Ethan, Jack Baker tarafından bayıltılır ve kendini birden Baker ailesiyle yemek masasında bulur. Tamamen çürümüş insan bağırsaklarının ve belki başka bilimum organın yendiği bu masaya; yemek terörü kapsamına girebilecek instagram videolarının altında birçok yorumda referans verildiğini de görebilirsiniz. Mideniz kaldırıyorsa izleyin derim.

Texas Chainsaw Massacre – Dehşet Eşliğinde Sosis

Listeyi korku filmleri tarihinde en ikonik yere sahip filmlerden biriyle kapatmak istedim. Marilyn Burns tarafından canlandırılan Sally Hardesty, arkadaşları Leatherface tarafından öldürüldükten sonra Leatherface’in arkadaşları tarafından kaçırılır ve bir sandalyeye bağlanır. Sally uyandığında kendisini bir sandalyeye bağlı şekilde bulur ve çığlık atmaya başlar. Tabağında sosis ve bir takım şarküteri ürünleri, karşısında ise arkadaşlarının katilleri yer almaktadır. Kesik bir baş, çeşitli hayvan ya da insanlara ait kemikler ve katillerin garip davranışları sahneyi çok daha rahatsız edici getiriyor.

Yazının başında söylediğim gibi, kendi zihnimde yer etmiş sahneleri yazmaya çalıştım. Umarım tatmin edici olmuştur. Başka bir içerikte görüşmek üzere.

1993 yılında Eskişehir'de doğdum. Çeşitli basılı yayınlar için çeviriler yaptım ve yazılar yazdım. Getik Fanzin ekibinde yer aldım. 2019 yılından bu yana Kat3Daire5 podcastte ve Kat3Daire5 YouTube kanalında içerik üretiyorum.

Bir Cevap Yazın

Korku101 sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin