Korku & Kültür-Sanat,  Korku Sineması

Late Night with the Devil: İnceleme

Önce biraz kişisel nostalji yapacağım çünkü bu filmin bende bıraktığı tadı anlatmanın en iyi yolu bu. Zaten takip edenler bilir ben filmleri bende uyandırdığı his üzerinden anlatmayı severim.

Muhabbet Kralı: Paranormal Özel Bölümü

Y kuşağı mensubu olarak, Okan Bayülgen’in Zaga’sı, Cem Özer’in Laf Lafı açıyor’u ve Beyazıt Öztürk’ün Beyaz Show’u ile büyüdüm diyebilirim. Efendilik aramadığım için Beyaz Show’u çok da fazla izlemezdim. Annemin hadi yat artık ısrarlarını bir şekilde aşıp izlediğimi hatırlıyorum. Çünkü Ertesi gün sokakta arkadaşlarımla ve pazartesi olduğunda okuldakilerle muhabbetin en önemli bölümünü bu programlar oluştururdu. Facebook’un zirve dönemlerinde ise yine Okan Bayülgen, Muhabbet Kralı adlı programa başlamıştı. Akademisyenler, edebiyatçılar, sporcular yani diğer talk şovlardan farklı ve geniş yelpazede konukların olduğu tematik programlar yapılıyor biz de tv karşısına kurulup oradaki şakaları yahut güzel lafları facebook duvarımıza yazıyorduk. Yani kendi muhabbetimizin kralı olmaya çabalıyorduk. Hatta bir bölüm paradokslarla ilgiliydi ve facebook duvarıma taşıdığım soru “Pinokyo az sonra burnum uzayacak derse ne olur?” Olmuştu. Şimdi gülünç gelebilir ama erken dönem internet böyle bir yerdi ve ben de ekmeğimin peşinde bir delikanlıydım. Bunları anlattım çünkü bu programa da ufologlar, ruhçular, medyumlar konuk olmuştu. İşte Late Night with the Devil (Şeytanla Bir Gece) beni tam olarak o günlere götürdü. 

Muhabbet Kralı’nın bir dönemki fragmanı

Cadılar Bayramı’nın Bereketi

Avustralya ve BAE ortak yapımcılığında çekilen filmin yönetmeliğini Colin Cairnes ile Cameron Cairnes yapıyor. Cairnes kardeşlerin ilk filmi değil. Yine korku türünde olan 100 Bloody Acres (2012) ve Scare Campaign (2016) adında iki filmi daha var. Filmin konusundan bahsedecek olursak Night Owls (Gece Baykuşları) adlı bir talk show sunan Jack Delroy 1977 yılının Cadılar Bayramı gecesinde. Düşen ratinglerini de kurtarmak için sansasyonel bir bölüm yayınlamak ister. Bunun için bir medyum, psişiklerin foyalarını ortaya çıkarmayı görev edinen bir sihirbaz ve içine iblis girdiği iddia edilen bir kızı konuk olarak alır ve Olaylar Gelişir…

Filmi buluntu film (found footage) alt türünde. Yani bir dönem filmi beklemeyin. Direkt 1977 yılında kayda alınmış kasetleri izleyeceksiniz. Bu işi gerçekten çok güzel başarmışlar. Gerçek 1977 kayıtları olarak ortaya atılsa çok fazla inanan çıkacaktır. Filmin en önemli gücü atmosferi. Sakin bir şekilde başlayıp tekinsizlik duvarlarını etrafınıza yavaş yavaş örüyor. Kendi kendinizi “Hiç bir şey olmaz” diyerek telkin edip, ıssız bir yola girdiğinizi hayal edin. Çok geçmeden bir köpek havlaması yahut bir çatırtı duyduğunuzu düşünün. Ben buraya neden girdim der ama yürümeye de devam edersiniz. Çünkü artık yolun tam ortasına gelmişsinizdir ve geri dönmekle sonuna kadar gitmek eşit mesafededir. İşte film baş karakter Jack Delroy’a ve dolayısıyla bize bunu duyguyu yaşatıyor. Biz de işin içine dahil oluyoruz çünkü evimizden bu şovun canlı tanıkları oluyor hatta bir kısmına katılıyoruz. Bu noktada sürprizbozan vermeden söylemeliyim ki hipnoz sahnesi son yıllarda izlediğim en çarpıcı sahnelerden biriydi. Filmin bir diğer artısı da karakterler ve hikayeleri gerçek hayattan uyarlaması. Filmin anti-psişik karakteri Carmichael, paranormal olayları kanıtlayabilene para ödülü vereceğini söylüyor. Bu karakter gerçek hayattaki karşılığı ise James Randi. Kimdir bu James Randi derseniz hakkındaki Vikipedi bilgisi şu şekilde: James Randi Eğitim Vakfı’nın kurucusudur. Randi’nin eğitim kurumu herhangi bir paranormal, doğaüstü veya okült bir güce sahip olduğunu bilimsel testler altında kanıtlayan kişiye 1 milyon dolar ödül vereceğini açıklamıştır. Bugüne kadar bu ödülü kazanabilen kimse olmamıştır. Bir diğer karakter olan  Medyum Christou da uzunca bir süre amerikan televizyonlarının gündüz kuşağını esir alan medyum furyasının bir toplamı gibi. Bu detaylar filmin gerçekçilik dozunu bir hayli artırmış. Hikayenin başında gördüğümüz gizemli tarikat sosu da merak uyandırmayı başarmış. Ayrıca oyunculukların da üst düzey olduğunu belirtmeliyim. 

Late Night With the Devil Fragmanı

Yılın en iyi korku filmini izledim. Kalan aylarda daha iyisi gelir mi derseniz pek zannetmiyorum. Ayrıca son “bilmem kaç yılın en iyi korku filmleri” listelerinde ilk üçün dışına asla çıkarmayacağım bir film oldu. Nihat Doğan’ın Avatar’a uyguladığı tarifeyi uygulayıp 9 kez izlemek istiyorum. Bir de itirafta bulunayım ben bu filmi kıskandım. İkinci izleyişimde yerli bir film olsa nasıl olurdu şeklinde kafamda uyarlayarak izledim. Gerçekten çok güzel oldu. Sonra da sanki film çekiyormuşum gibi “Ben de çekerdim be!” diyerek hayıflandım.  

Gerildim. Korktum. Merak içinde izledim. Kendi ergenliğime gittim. Böyle bir şeye canlı tanık olsak sonrasındaki günlerde neler konuşurduk diye düşündüm. Muhabbet Kralı: Paranormal Özel Bölümünü hayal ettim. Aklıma Medyum Memiş vs. Medyum Keto kavgası geldi. YouTube’u açıp uzunca bir nostalji yaptım. Bu kadar basit bir fikirden ne kadar iyi bir sonuç alınmış diyerek takdir ettim. Daha ne olsun. Şiddetle tavsiye ediyorum.

1987 yılında Eskişehir'de doğdum. Yerel gazetelerde sinema yazıları yazdım. Arkadaşlarımla Getik Fanzini çıkarttım. Sonrasında basılı neşriyat serüvenime son verip podcast mecrasına geçiş yaptım. 2019 yılından bu yana Kat3Daire5 podcastte ve Kat3Daire5 YouTube kanalında içerik üretiyorum.

Bir Cevap Yazın

Korku101 sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin