
FİLMİ İZLEMEDEN ÖNCESİNE IŞINLANMAK İSTEYECEĞİNİZ BİR KORKU-KOMEDİ DENEMESİ: TOTALLY KILLER FİLM İNCELEMESİ
The Texas Chain Massacre ve Halloween, 70’lerin sonlarında hızlı bir şekilde popülarite kazanarak; korku tarzının en önemli alt türlerinden biri olma yönünde ilerleyen teen slasher filmlerinin öncüleri olarak görülür hale geldi. Friday the 13th ve Nightmare on Elm Street ise vizyonda büyük getiriler sağlayarak bu alt türün çok daha önemli yerlere gelmesini sağlamışlar ve türün temel yapısını artık bir kanun gibi ortaya koymuşlardır. 80’lerin sonlarına doğru giderek eski önemini kaybeden bu alt türü tekrar canlandıran ise önceki yapımların oluşturdukları tüm kanunları farklı bir şekle büründüren Scream olacaktır. Wes Craven ve Kevin Williamson Scream ile bu alt türün kalıplaşmış kurallarını korku ve komediyi harmanlayarak hicvederken, aynı zamanda kadın kurban-kahraman stereotipini ve slasher kötü adamını yeniden yapılandırarak ele almaları Scream’in basit bir gençlik korku filminden ayrı bir noktada değerlendirilmesini sağlayacaktır. Nahnatchka Khan’ın yönetmenliğini; David M. Matalon, Jen D’Angelo ve Sasha Perl-Raver’ın senaristliğini üstlendiği Totally Killer, teen slasher alt türünü diriltme çabasıyla bizi 80’li yıllara ışınlayan (gerçek anlamda 80’lere götüren) bir korku-komedi denemesi.
Nahnatchka Khan’ın ip üstünde yürüyüşü

Sinemada korku ve komediyi harmanlama denemeleri her dönemde mevcut olan bir girişim olarak dikkat çekmektedir. Bu tarzdaki denemeler kimi zaman parodi üzerinden kurulan bir komedi anlatısı olarak şekillense de başarılı bir füzyondan ziyade daha çok başarısız ya da çerezlik denilebilecek eserler karşımıza çıkmaktadır. Belki de korku içerisine sentezlenmeye çalışılan komedi unsuruna daha farklı bir bakış açısı ile yaklaşmak gerekmektedir. Bu doğrultuda Hitchcock’un, Psycho’dan bahsederken onu her zaman komedi filmi olarak tanımlaması ilginç bir nokta olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca, korku ve komedi her ne kadar birbirlerinden uzak türler olarak görülse de birini güldürmek ile çığlık arttırmak arasında çok ince bir çizginin olduğunu da belirtmiştir Hitchcock. Ancak komedi seyirciye rahatlık ve özgürlük hissi verirken, korkunun ise baskı ve rahatsızlık hissi vermesi durumu bu çizginin belki de çok ince olmadığını hatta bu çizginin kocaman bir duvar bile olabileceğini bizlere gösterir. Ya da bizler Hitchcock kadar deha olmadığımız ya da onun kadar keçileri kaçırmadığımız için de bu ince çizgiyi göremiyor olabiliriz. Nahnatchka Khan ise Totally Killer ile bu ince çizginin varlığından haberdarmış gibi davranarak o ince ipin üzerine gözleri kapalı bir şekilde çıkma cesareti gösteriyor. Ayrıca bu ipin üstündeyken sağ eline teen slasher türünün tasviri amacıyla kocaman bir bıçak, sol eline ise zamanda yolculuk yapmak amacıyla bir zaman makinesi kumandası almış ve bu şekilde iki gökdelen arasındaki bir ipte dengede kalmaya çalışıyor.
Ciddi misin, parodi mi?

Totally Killer sunmak istediği şeyler ile bir parodi mi olmaya çalışıyor yoksa öncüllerinden beslenerek ve zamanda yolculuğu da hikayesine dahil ederek yeni bir slasher-komedi hikayesi mi sentezlemeye çalışıyor bence kendisi de bu durumun tam anlamıyla farkında değil. Totally Killer’ın, Scream’in yıllar öncesinde çok iyi bir dozda tutmayı becerdiği parodi gibi davranarak yapısöküm ile türün kurallarını yeniden inşa etme durumuna hayranlık duyduğu hem yaptığı atıflardan hem de filmin genel yapısından belirgin bir şekilde anlaşılmakta. Sadece 16 yaşında kız çocuklarını hedef alan bir katile, 50’li yaşlarında bir kadını daha filmin başında öldürtmesi sanki bizi bu yapısöküme hazırlıyormuş gibi hissettirmekte. Ancak filmin aldığı tek doğru karar belki de sadece bu sekans. Çünkü devamında gelen zaman yolculuğu ile geçmişe gidip annesini kurtarmaya çalışan kız fikri; teorik olarak heyecan verici durmasının yanı sıra, en az bunun kadar heyecan verici olan zamanda yolculuk edebilen bir katil fikrinin kapısını aralıyor olsa da filmin bir alt türler bulamacı olmasına sebebiyet vermek dışında pek işe yarıyormuş gibi görünmemekte. Ayrıca geçmişte geçen kısımların tam anlamıyla ucuz teen slasher replikleri ve kurgusu filme bir parodi havası katmakta. Ancak bu parodi havası ise filmin kendini çoğu zaman çok ciddiye alması nedeniyle seyircide ciddi bir yapım izliyormuş illüzyonu yaratıyor. Bu illüzyon sebebiyle de seyirci olarak ben, filmden anlattığı şeyleri “yaptık oldu”dan ziyade temellendirerek anlatmasını bekleme gafletine düşüyorum.
Beceremeden başarmak

Totally Killer tek bir şey yapıp onu da iyi yapma gayreti yerine, her şeyden azar azar yapıp hiçbir şeyi iyi yapamama hatasına düşen bir yapım. Back to the Future’ın sinema tarihine çok temiz ve anlaşılır bir şekilde kazandırdığı zamanda yolculuk temasını kompleksleştirmeye çalışırken hem komik duruma düşüyor hem de tutarsız bir zamanda yolculuk temasına sahip bir film. Ayrıca korku türüne ait ögeleri kullanıp korkutamama, komedi türüne ait ögeleri kullanıp güldürememe gibi temel problemlere sahip. Bu sebeple de kullanmaya çalıştığı her alt türün formülünü kırmaya çalışırken hiçbir yere ait olamama sorunu yaşıyor. Bunların hepsi kötü kurgu, kötü yönetmenlik ve kötü senaryo yazımı ile birleşince de çerezlik bile olmayan bir film olmasına sebebiyet vermiş Totally Killer’ın. Ancak şunu da söylemek gerekir ki korku sahnelerinin saçmalığı ile güldürebilen, komedi sahnelerinin ürkütücülüğü ile ise korkutabilmeyi başarabilen bir yapım olmasıyla beceremediği yapı sökümü istemeden yapmış olması hayranlık uyandırıcı.


