Folklorik Korku,  Şehir Efsaneleri

Üç Çatallı Gölge Köyü Efsanesi

Uzun zaman sonra başka bir şehir efsanesi ile karşınızdayız. Bugünkü konumuz, Dabbe Zehr-i Cin filmine de konu olmuş Üç Çatallı Gölge ya da Üç Gölge köyü olarak bilinen köy ve bu köyün etrafında oluşan korkunç folklorik anlatılar.

Şimdiye kadar ele aldığımız Eskişehir’deki cinli hamam, Ankara’daki (kimi anlatılara göre Antalya’daki) 129 No’lu apartman ve Antalya’daki perili ev hikayelerinin hepsinin kendisine has özellikleri vardı.Üç Çatallı Gölge ya da Üç Gölge Köyü’nün diğer anlatılardan ayrılmasını sağlayan özelliği ise yazının başında bahsettiğimiz Dabbe Zehr-i Cin filminden sonra köy hakkındaki anlatıların birdenbire yükselişe geçmesi. İnternet üzerinde konuyla ilgili üretilmiş içerikler ve haber sitelerindeki bir takım haberlerin hepsi filmin çıkış tarihinden sonraya dayanıyor. Gelin bu anlatılar neymiş ve nasıl şekillenmiş, filmden sonra köyde neler olmuş birlikte inceleyelim.

Üç Çatallı Gölge köyü olarak bilinen köyün gerçek hayattan bir takım yerleşim yerlerine işaret ettiği düşünülse de bunun bir doğruluğu bulunmuyor. Bu mahalleler, ilgili filmde anlatıldığının aksine ıssız veya terk edilmiş durumda değil. Yıllar içinde köyden kente göç nedeniyle bir nüfus azalmasının ötesinde bir ıssızlıktan bahsetmek çok da mümkün değil. Fakat filmin etkisiyle sonuçta bir efsane oluşmuş.

Korkunç anlatı aslında alışık olduğumuz üzere köydeki bir cin istilasına dayanıyor. Anlatıların bir kısmı filmle uyumlu olacak şekilde zamanında cinlerle yapılan karanlık bir anlaşmanın sonucu olarak köyün lanetlenmesi ve köyün yıllar içinde nüfusunu kaybetmesine dayanıyor. Filmdeki anlatıya göre lanetin sebebi çocukları amansız hastalıklara yakalanan varlıklı ailelerin; hastalığı yoksul ailelerin çocuklarına cinlerin yardımıyla  aktarıp kendi çocuklarını sağlıklı hale getirmek için yaptıkları bir büyü. 

İnternette karşımıza çıkan anlatılarda ise durum farklı. Köyün ahalisinden birinin, bu tip anlatılarda alışık olduğumuz bir tema olan zengin olma hırsıyla define avına çıkması ve tabii ki defineyi ele geçirmek için cinlerle anlaşma yoluna gitmesi lanetin sebebi olarak anlatılıyor. Defineyi ele geçirdikten sonra hırsına yenik düşüp ganimeti cinlerle paylaşmak istemeyen bu kimse, köy eşrafından birilerinin de yardımıyla bir büyü yoluyla cini öldürüyor ve cinler de köyü lanetliyor. Köyün lanetlenmesinin ardından köydeki evler zarar görüyor, yıkımlar oluyor. İnsanlar bir takım hastalıklara yakalanıyor, yatsı ezanından sonra habis varlıklar sokakları istila ettiği için sokağa çıkılmıyor ve elektrik kesiliyor.  Hatta sokakları istila eden bu varlıklardan ya da varlıkları görüp korkan insanlardan çıkan bir takım çığlıklardan da kimi anlatılarda bahsediliyor. Köyün metruk hale gelmesinin sebebi de insanların bu lanetten dolayı köyü terk etmeleri. Birçok anlatıda köyde yaşayan sadece birkaç hane olduğu, bu hanelerdeki kişilerin de lanetin etkisiyle akıl sağlıklarını kaybettiği söyleniyor.  Köyün durumunu göstermek için köye gidip çekim yapan ve internete çeşitli videolar yükleyen YouTuberlar da bu anlatıları daha popüler hale getiriyor.

Fakat yazının başında dediğimiz gibi, köyde eskilerden beri anlatılagelmiş ve yerleşik bir hal almış böyle bir efsane güçlü şekilde mevcut değil gibi görünüyor. Hatta köylülerin bu durumdan rahatsız olduğu, köyün bu şekilde anlatılmasından memnun olmadığını söyledikleri bazı haberler de mevcut. 

Bizim amacımız Scooby Doo’luk yapıp olayların iç yüzünü ortaya çıkartmak ya da tam tersine olayı harlayıp “cinli köy varmış” inancını güçlendirmek olmadığından, her zaman yaptığımız gibi anlatıdaki folklorik korku öğelerine ve bu öğelerin hangi inanışların etrafında geliştiğine  değindik. İlgili Kat 3 Daire 5 bölümünde konuya dair sohbetimizi dinleyebilirsiniz. 

Ağustos 2020'den beri sürdürmekte olduğumuz korkunç halk inanışları, şehir efsaneleri, memoratlar ve bunların sinemaya, edebiyata yansımaları konulu podcast.

Korku101 sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et